Serpil Teyzeyi Sikmemle Başlayan Macera

“Anne” dediğim kadın babamın ikinci karısı. Ayrıca annemin bir de benden 2 yaş küçük kızı var, Melek. Bu yaz olanları anlatmaya geçmeden, önce biraz geçen kıştan bahsetmem gerekiyor. Anneme olan ‘farklı’ ilgim geçen kış başladı. Gerçi hemen hemen tüm kadınlara karşı bakışım o zamandan sonra değişmişti. Çünkü ergenliğin en deli çağına o zaman girmiştim. Bir kız arkadaşım vardı, ama henüz öpüşmekten ileriye gidememiştim. Elimi göğsüne veya bacaklarına attığımda kendisini hemen geri çekiyordu.

Biz İstanbul’un lüks bir semtinde oturuyoruz. Ailemin maddi durumu oldukça iyi. Babam ticaretle uğraşıyor ve bazen iş seyahati sebebiyle haftalarca eve gelmiyor. O zaman evin erkeği olarak da, onun koruma eksiğini kapatmak bana düşüyor. Belki de bu sebeple hem annemi, hem de benden iki yaş küçük kızını sahiplenmeye başladım.

Annem bir bankada müdür, o da oldukça iyi kazanıyor. Belki de bu yüzden olsa gerek, kendine güvenen ve kendisine bakan bir kadın. Bazen oldukça cüretkar kıyafetler giyebiliyor. Derin yırtmaçlı siyah ve sıkı etekler, ya da göğüslerini çatalına kadar gösteren dekolteli bluzlar. Görenler asla 40 yaşını geçtiğini bilemezler. En fazla 30 gösterir.

Geçen kış oldukça sert geçmişti ve Belediye de hazırlıksız yakalanmıştı. Sokakta buzdan kayıp düşmeden bir yere gitmek te epey zor olmaya başlamıştı. Fakat bu beni hiç düşündürmüyor, aksine sevindiriyordu. Böylece ben de evde kar tatilinin keyfini çıkartıyordum. Fakat o gün annem benim kendisini durağa kadar götürmemi isteyince bütün bu keyfim kaçmıştı. Sabah uykum bölünmüştü ve ayrıca o soğukta dışarı çıkacaktım. Babam yine iş seyahati için şehirdışında olduğu için, annem yalnız gitmek zorundaydı. Ehliyeti olmasına rağmen hiç iyi bir şoför de değildi ve özellikle kötü havalarda araba kullanmaktan korkardı. Bir taksi tutmasını söyledim, ama onların da bu havada çıkmadıklarını söyledi. Mecburen durağa kadar ben götürecektim.

Annem kilosuna dikkat eder. Balık etli bir kadındır. Ne kiloludur, ne de zayıf. Kendisini yabancı zannetmelerine sebep olacak kadar onlara benzer. Sarı saçlı ve yeşil gözlüdür. O sabah havalar soğuk olduğu için boğazlı bir kazak giymişti, ama yine de büyük göğüsleri hemen kendisini belli ediyordu. Oysa ben o zamanlar bunlara farklı gözle bakmıyordum tabi. Altına da siyah kalın kumaş pantolon giymişti. Ben montumu üzerime geçirirken, o da paltosunu giydi. “Anne bu ince değil mi? Üşürsün onunla!” dedim. Annem ise, “Ama diğeri de pantolonuma uymuyor!” dedi. Ben omuz silktikten sonra botlarımı ayağıma geçirdim. Annem de çizmelerini giydikten sonra yola koyulduk.

Zaten ondan kısa sayılırdım, şimdi şu topuklu çizmeleriyle hakikaten yanında çocuk gibi duruyordum. Fakat giydiği topuklu çizmeler buzda kayınca, can havliyle bana tutundu ve ben de onu yakaladım. Annemi tam da sol poposundan yakalamıştım. Hatta neredeyse onun sol poposunu avuçlamıştım. O da kendisini bana yapıştırmıştı. Göğsümde onun iri ve dolgun göğüslerini hissedebiliyordum. “Dikkatli ol anne!” dedim, yavaşça elimi çektim ve ayrıldık.

Fakat işte o andan sonra anneme bakışım değişmişti. Avucumda hissettiğim poposunun sıcaklığı ve göğüslerinin yumuşaklığı beni kendisine çekmeye başlamıştı. Koluma girmiş ve düşmemek için bana sımsıkı tutunan kadın babamın karısı değil de, sanki her genç ergenin hayallerini süsleyen olgun bir hatun gibi gözüküyordu gözüme. Ama umduğum gibi olmadı ve annemin topuklu çizmeleri durağa varana dek bir daha kaymadı. Durakta ayrılırken, eğer işim yoksa akşam onu bankadan almamı istedi. Buna sevinsem de ona belli etmedim. Bir işim olmazsa geleceğimi söyledim, ama kesinlikle gidecektim.

Eve döndüğümde tekrardan yatağıma girdim. Sikim kazık gibiydi, önce kendimi rahatlatmam gerekiyordu. Biraz pørnø izleyip 31 çektim, ama 31 çekerken bile içimde halen annemin tatlı ve yumuşak poposuna dokunduğum anki his vardı. Bu sefer boşalırken herzamankinden çok zevk aldım. Birkaç saat uyuduktan sonra uyandım ve tekrar bilgisayarın başına geçtim. Biraz Chatleştim, oyun oynadım vakit geçirmek için. Ve nihayetinde annemin paydos saati yaklaşmıştı. Meleğe, annemi almaya gideceğimi söyleyip evden çıktım.

Durağa vardığımda şanslıyım diye düşündüm, çünkü otobüs hemen gelmişti. Hiç beklememiştim, ama bunun da bir karşılığı olmuştu ve tıklım tıklım otobüste güçlükle nefes alarak yolculuk yaptım. İçimden sürekli küfür ettiğimi hatırlıyorum, “Hay böyle otobüse…” diye. Bankaya vardığımda, annem beni oldukça sıcak karşıladı. Boynuma atılıp, yanağıma pembe dudaklarıyla bir öpücük kondurarak, “Oğlucuğum annesini almaya mı gelmiş!” dedi. Yüzüm asıldı, “Kaç yaşına geldim, artık bana oğlucuğum deme!” dedim. Annem hiç de alınmadan koluma girdi, “Peki beyefendi!” dedi.

Durakta bir süre otobüs bekledikten sonra benim geldiğim gibi dolu bir otobüs yanaştı. “Anne buna binmeyelim!” dedim. Ama annem inat etti, aksi halde geç kalacağımızı ve evde de yemek olmadığını söyledi. Mecbur binmek zorunda kaldık. İlk başta ön taraflarda güçlükle ilerledik. Daha sonraki duraklarda inenler olunca, anca cam kenarında bir yere ilişebildik. Fakat inenlerin yerine her durakta sanki daha fazla kişiler biniyordu. Otobüsün cam kenarında ayakta sıkışıp kaldık annemle. Onun da rahatsız olduğunu fark edince arkasına geçtim. Böyle yaparak onu etrafımızı çevreleyen şu sefil ve göbekli heriflerden ve özellikle de pis pis bakan heriflerden korumuş oluyordum.

Otobüsün hareketlerine göre ileri geri sallanırken ister istemez annemin kalçasına yapışıyordum. Kasıklarımın yaptığı baskıya ilk başlarda engel olmaya çalıştım, ama sonra zevk almaya başlayınca kendimi durduramadım. Annemin sabah avuçladığım poposu şimdi kasıklarımı sarıyordu. Pantolonumun üzerinden sikimi hissedip hissetmediğini bilemiyordum, ama ben onun kalçalarının yumuşaklığını hissedebiliyordum. Bir ara otobüs ani fren yapınca, arkadan ona boylu boyunca yapıştım. Hatta öyle ki, elimi kolumu nereye koyacağımı bilemeden annemin beline sarılmıştım. Sabahki durumdan sonra, otobüste bu yaşadıklarım benim aklımı başımdan almaya yetmişti…

Annemle o yaşadıklarım birdaha tekrarlanmadan kış ayları geçti. Yaz tatilinde olduğumuz için öğlene doğru uyanmayı adet edinmiştim. Zaten sabaha karşı yattığım için, öğleden önce uyanmam da beklenemezdi. Fakat her ne hikmetse, annem o sabah ısrarla kahvaltıya kalkmam için zorladı. Havalar sıcak olduğu için sadece Boxer ile yatıyordum. Annemin ısrarlarına rağmen, yatağımda gerneşerek yeni uyanmanın tadını çıkarırken, birden üzerimdeki pikenin havalandığını hissettim. “Anne ne yapıyorsun ya!” dedim. “Hemen kahvaltıya geliyorsun genç adam!” dedi annem. Böyle uyandırılmak hiç hoşuma gitmemişti, ama bir an sonra fark ettiğim şey, annemin gözleri Boxerimde, daha doğrusu içinde çadırı dikmiş sikime takılı kalmıştı. Öyle ki, bir ara sanki hafifçe yutkundu. Ben hemen önümü elimle kapatıp, “Bakmasana anne!” dedim. Annem de gülümseyerek, “Sanki hiç görmediğim birşey!” deyip odadan çıktı.

Kalktım banyoya doğru yollandım. Açılmak için yüzümü yıkmamanın yetmeyeceğini bildiğim için kafamı komple suyun altına sokmayı düşünüyordum. Fakat banyonun kapısını açtığımda gördüğüm manzara, tüm bu düşünceleri de, uykumu da alıp götürdü. Melek, üzerinde çok kısa pembe bir şort ve askılı beyaz Bodysi ile karşımda belirdi. Erken olgunlaşan göğüsleri, yaşıtı olan genç kızları kıskandıracak kadar iriydi. Annesinin kızı olduğunu gözleri ve göğüsleriyle ıspatlıyordu. “Ben de şimdi çıkıyordum abi!” deyip kenara çekildi.

Elimi yüzümü yıkamam şimdi ayılmam için yetmişti. Sonra kahvaltı için mutfağa geçtim. Annemin arkası dönüktü ve tezgahın başında, kurmuş olduğu güzel bir kahvaltı sofrasının son eksiklerini tamamlamaktaydı. Üzerine hafifçe oturan siyah askılı bir bluz ve kalçası ile dizi arasındaki mesafenin yarısına gelen beyaz bir şort giymişti. Şortun altından belli belirsiz yine beyaz ve yukarı doğru biraz genişleyen bir külot seçiliyordu. İçim gıcıklanmaya başlamıştı. Anneme, “Şortunda iplik var!” diyerek, kalça kısmında (aslında olmayan) ipliği alma bahanesi ile, kalçasını hafif okşadım. “Aldın mı ipliği?” dedi. Ben de, “Aldım!” deyip, yanağına masumane bir öpücük kondurdum ve (olmayan) ipliği çöpe attım.

Kahvaltıdan sonra Melek, arkadaşlarıyla gezmek için dışarı çıktı. Benim o gün işim yoktu. Çünkü her ne kadar ısrar etsem de, o gün kız arkadaşım buluşmaya ikna olmamıştı. Muhtemelen adet günündeydi ve herzamanki gibi huysuzluğu tutmuştu. O yüzden epey sinirlenmiştim. Annem de bu halimi fark etmiş, ne olduğunu sormuş, ama ben, “Bir şey yok!” diyerek geçiştirmiştim.

Öğleden sonra üst komşumuz Serpil Teyze geldi. Sahte sarışın olduğu hemencecik fark edilse bile, o muhteşem ve muhallebi gibi poposuyla, füze gibi göğüsleriyle bunu saklamasını beceriyordu. Ona önceden beri ilgim vardı ve eğer eve gelen diğer komşulardan duyduğum dedikodular doğruysa, kocası ile problemleri varmış. Söylentiye göre kocasının bir dostu varmış, o yüzden Serpil teyzeyi ihmal ediyormuş.

Serpil Teyze, altında poposunu ve bacaklarını sımsıkı sardığı için her hattı belli olan gri bir pijama ve üzerinde sarı bir tişörtle gelmişti. Kapının ağzında annemle birşeyler konuşuyordu. Fakat annem içeri gelmesi ve birer kahve içip dertleşmeleri konusunda ısrar edince, kıramadı, girdi içeri. Onlar konuşurken Serpil Teyze’yi süzemeyeceğim için odama geçtim ben de. Fakat gri pijamasının ortaya çıkarttığı poposunun ve içine giydiği tanganın belli olan hatlarının görüntüsünü hemen hafızama kazıdım, 31 malzemesi olarak.

Yarım saat falan sonra yavaştan kapım tıklandı; Serpil teyze, “Gelebilir miyim?” dedi. Ben yatağımda uzanmış Laptopumda oyun oynuyordum, girebileceğini söyledikten sonra toparlandım. Serpil Teyze yavaşça odama girdi, “Annen beş dakikalığına apartman yöneticisine bir şey demeye gitti, ben de sıkıldım!” dedi. Sonra oynadığım oyuna baktı, birşeyler sordu. Ben biraz utangaçlığımdan muhabbet edemeyince, o da beni rahatsız etmiş olacağını düşünerek odadan çıkmak için arkasını döndü. İşte o anda nasıl yaptığımı bilmiyorum, ama elimi poposuna atarak okşadım. Çok yumuşaktı ve tam da tahmin ettiğim gibi muhallebi misali elimde titreşmişti. Serpil teyze bir hışımla arkasını döndü ve “Ne yapıyorsun sen!” dedi.

Onun bu tepkisiyle donup kalmıştım. Ne diyeceğimi bilemiyor gibiydim, ama her nasılsa şu sözler döküldü ağzımdan, “Çok güzelsin Serpil Teyze, özür dilerim!” dedim. Benim bu cümlem üzerine biraz yatışır gibi oldu. “Gerçekten güzel miyim?” diye sorunca, aklıma hemen kocasıyla olan sorunları geldi. “Hem de çok güzelsin Serpil Teyze!” deyip gözleri ve saçları ile ilgili birkaç iltifat sıraladım. Hiç ummadığım bir şekilde yanıma gelip oturdu ve “O zaman sana kızmıyorum canım!” diyerek dudağıma bir öpücük kondurdu. Parfümü beni benden almıştı. Sikim de şortumda anında çadırı kurdu.

Tabii bu da Serpil teyzenin gözünden kaçmadı, “Hemen çıkar bakalım şunu, az vaktimiz var!” diyerek şortumu indirdi ve bacak arama geçip sikimi eliyle yokladı. Ben halen daha yatağımda oturuyordum ve Serpil Teyze de benim iki bacağımın arasında sağ eliyle sikimi kavramış, yukarı aşağı sıvazlıyordu. Göğüslerinin çatalını görebiliyordum. Serpil teyze, “Bu çok büyükmüş!” dedi ve sikimin tepesine bir öpücük kondurdu. Diğer eliyle de taşaklarımı okşamaya başladı. Sikimin tepesinden başlayarak her yerine tane tane öpücükler kondurdu ve sonra hepsini ağzına aldı. Çok harika yalıyordu, işinin ehli olduğu belliydi. Sanki bir zevk pınarında yüzüyordum ve elimle kafasına bastırmaya başladım. Sikim boğazına kadar girmişti.

En sonunda boşalmaya yakın, “Geliyorum Serpil Teyze!” dedim. Hemen ağzından çıkardı sikimi. Gelip yanıma oturdu ve öpüşürken, bir eliyle de sikimi okşamayı sürdürdü. Hırsla dudaklarını, yanaklarını ve gözlerini öperken, yatağımın üzerine doğru patladım. Hayatımda hiç bu kadar zevk almamıştım daha önce. Boşalmam bitince, Serpil teyze, “Bu bana iltifatın için bir teşekkürdü!” dedi. Ben de, “Sen iste yeter ki, ben sana her zaman iltifat ederim Serpil Teyze!” deyince güldü. Dudağıma bir öpücük kondurduktan sonra ayağa kalktı, “Annen nerdeyse gelir, sen çarşafını temizle hadi!” dedi ve odamdan çıktı. Hemen çarşafı değiştirdim ve kirli olanı çamaşır makinesine attım.

Annem henüz gelmemişti ve Serpil Teyze mutfakta kendisine bir kahve dolduruyordu. Hemen arkasına geçip yapıştım ve ellerimi öne atarak o harika göğüslerini sıktım. Serpil teyze, “Seni yaramaz, annen gelecek şimdi!” dedi. Fakat ben dinlemedim ve göğüslerini okşayarak arkasına sürtünmeye başladım. Serpil teyze kendini bana bırakmıştı. Az önce boşlmama rağmen sikim yeniden kazık gibi oldu. Şortumu indirim ve füze gibi dikilmiş sikimi arkasına dayadım. Benimkini hissedince derin bir iç çekerek önce gri pijamasını ve siyah tangasını aşağı sıyırdı. Sonra da poposunun yanaklarını iki eliyle ayırdı.

Bana sadece sikimi amına sokmak kaldı. Sikim Serpil teyzenin sıcacık ve sulanmış amına kayarken, hayatımda ilk kez bir ama girmenin tarifsiz heyecanını ve zevkini yaşıyordum. Tanrım, bundan daha güzel bir zevk olamazdı hayatta. Hiç vakit kaybetmeden amına pompalamaya başladım. Serpil teyze inliyor, “Ohhh, nerdeyse tadını unutmuşum, ne zamandır yaşamıyordum bu duyguyu!” diye mırıldanıyordu. Çok geçmeden de bacakları titremeye başladı, kasıldı, ve amının sıvılarını bırakarak orgazm oldu. Ben halen amına pompalamaya devam ederken, Serpil teyze yere yığılmamak için tezgahtan sımsıkı tutunuyordu.

Serpil teyze orgazm olup boşalmıştı, fakat ben daha gelmemiştim. Sikimi amından çıkardım ve göt deliğine sokmaya çalıştım. Tam o sırada dışkapının kilidine sokulan anahtar tıkırtısını duyduk. Gelen annemdi ve tam da vaktini bulmuştu. Hemen toparlandık, Serpil teyze tangasını ve pijamasını çekti, ben de şortumu çekip, anneme görünmeden odama kaçtım. O anda Serpil teyzenin götünü sikemediğim için sinirlenmiştim, fakat daha sonra, bu yaşananların sadece bir başlangıç olduğunu anlayacaktım.

Leave a Reply